İzler için yapılan ikincil işlemlerin hepsi skar revizyonu olarak tanımlanır. Cildin en üst tabakasının, epidermisin kayıpları izsiz olarak iyileşir ancak bu çok yüzeysel yaralanmalar demektir. Mesela kâğıt kesikleri veya yüzeysel yanıkları gibi. Cildin dermis tabakasına ulaşan tüm yaralanmalar ise maalesef izle iyileşir.
Bir kesiden az iz kalması pek çok faktöre bağlıdır. En önemlisi yaralanmanın şeklidir. Yara dudaklarının parçalandığı yaralanmalar kötü iz kalması için adaydır. İkinci etken cerrahi teknik ve kullanılan sütür materyalidir. Aslında bilinenin aksine estetik dikiş olarak adlandırılan ve iz bırakmayan bir yöntem mevcut değildir. Bizim estetik dikiş olarak adlandırdığımız, alınmaya gerek olmayan subkutan dikişler de iz bırakır. Burada önemli olan ve asıl yapılması gereken uygun incelikteki dikişin uygun kesiye seçilmesi ve doğru teknikle uygulanmasıdır. Bazen alınması gereken ince prolen dikişler kullanıp erken dikiş alarak en az iz kalmasını sağlarız. Kararı muhakkak kesiyi değerlendirerek veririz. Hastanın iyileşme cevabı da önceki iki etken kadar önemlidir. Kesin olarak bilinmeyen bazı genetik etkenler bazı kişilerin iyileşme cevabının oldukça kötü olmasına neden olmaktadır. Böyle kişiler maalesef hem geç iyileşmekte hem de görünür iz kalmasına aday olmaktadır.
Ameliyat kesilerinin genellikle yaralanmalardan iyi iyileşmesi, kesilerin şeklini kontrollü olarak bizim sağlamamızdan kaynaklanır. Yara dudaklarının parçalandığı ya da hırpalandığı travmalara göre bistüri ile açılan kesiler daha iyi iyileşir ve daha az iz kalır. Estetik ameliyatların bir avantajı da kesileri hemen göze çarpmayacak alanlara gizlemeye çalışmamızdan geçer. Mesela klasik yüz germe ameliyatı oldukça uzun bir kesi ile yapılır ancak kulak önü ve arkasına yerleştirilir. Böylece karşıdan bakışta görünmez.
İzlerin tedavisine gelecek olursak, öncelikle kapsamlı bir değerlendirme yapılır. İzin boyutu, derinliği, nedeni incelenir. İz kabarık mı, yoksa çökük mü, pembe mi, koyu mu, cilt renginde mi gibi değerlendirmeler yapılır. Örneğin pembe bir iz henüz iyileşmesini tamamlamamış bir iz demektir. İşlem yapmada acele etmemek ve gelişimini tamamlamasını beklemek çoğu zaman daha iyi sonuç verir.
İlk tedavi cerrahidir. Daha doğrusu cerrahi gerekip gerekmediğine karar vermektir. Eğer genişlemiş ve kabarık bir iz mevcutsa ilk tedavide o kısmın çıkarılıp yeniden dikilmesi şeklinde bir uygulama yapılır. Ancak unutulmaması gerekir ki izin tamamen geçmesi hedeflenmez. Sadece daha iyi olması ve takibinde gereken tedavilerin gereken zamanda uygulanması hedeflenir.
İkinci ve üçüncü sıra tedaviler için ise bir düşünce birliği yoktur maalesef. Vakum tedavileri, soğuk plazma, altın iğne radyofrekans ve mezoterapiler sınırlı fayda sağlarlar. Asıl faydaları izin rengini cilt tonuna yaklaştırmaya çalışmaktır. Eğer cilt yüzeyinden kabarık bir iz varsa dermabrazyon yöntemleri yani soyan ve kazıyan yöntemler faydalıdır. Bunun için de izin durumuna göre, cerrahi dermabrazyon kullanılabileceği gibi fraksiyonel karbondioksit lazer sistemleri de tercih edilebilir. Bu işlemler operasyon kabul edilir ve işlem sonrası dikkatle bakılmaları gerekir.
İz tedavisine başlarken unutmamanız gereken, bunun uzun süreli bir süreç olduğudur. Tek seferde izi tamamen yok eden herhangi bir işlem, yöntem, cihaz yoktur. Böyle reklamlara inanarak hem paranızı çöpe atmayın hem de hayal kırıklığına uğramayın. İz zamanla, sabırla ve doğru zamanda doğru müdahalelerle daha iyi hale gelir.
Yasal Uyarı:
Sitemizde yer alan yazılar Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi konusunda bilgi ve fikir edinmek adına yazılmıştır. Bu yazılar doktor teşhisinin yerini tutamaz. Lütfen bu yazılara dayanarak kendinize teşhis koymayın. Doğru tanı ve tedavi için doktorunuza danışın. Sitemizdeki tüm yazı, yorum ve resimler bilgilendirme amacı taşımaktadır, reklam yerine geçmemektedir.
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.